Uluslararası Örgü Örgütü -2


Bekir’le birlikte Chuck da Saliha’ya baktı ve çok istediği bir şeyi görmüş çocuk edasıyla gözleri parladı. Heyecanla Saliha’yı gösterip -İşte onun gibi örmek istiyorum, dedi yine İngilizce.Bekir iyice şaşırmıştı. Turistin biri dükkanına gelmiş elinde bir çile yünle karısını gösterip anlamadığı dilde birşeyler söylüyordu. Saliha da örgüyü bırakmış kendisine dönen bakışlar ve Chuck’ın parmağının nedenini anlamaya çalışıyordu. Bekir –Karı, karı. Benim karı o, dedi turiste Türkçe laf anlatmaya çalışan insana özgü o yüksek sesle. Bu sefer Chuck şaşırmıştı. Karşısındaki adamın sinirlendiğini düşünüyordu fakat Bekir’in suratında sinirden eser yoktu. Sesinin tüm yüksekliğine rağmen yüzü hala çok sıkışmışken tuvalete yetişmiş gibi rahattı. Chuck’ın kafası karıştı. O anda çantasındaki İngilizce – Türkçe sözlüğü hatırladı. Bekir’e “Bir dakika” anlamında işaret yaparak çantasından sözlüğü çıkardı. Bozuk Türkçe’siyle “orgu” dedi. Sözlüğün sayfalarını tekrar karıştırıp “aygne” ve “yun” dedi bu sefer elindeki yünü de göstererek. Uzanıp raftan bir çile de beyaz yün aldı. Bir elinde kırmızı yün, bir elinde beyaz yün ve sözlüğü kaldırmış umutla Bekir’e bakıyordu. –Yün alacaksın hı? Diye bağırdı bu sefer de Bekir gülümseyerek. –Okey, okey dedi ve Chuck’ın elindeki yünleri alıp bir poşete koydu. –3 lira, dedi parmaklarıyla da üçü göstererek. Chuck cebinden 3 lira çıkarıp Bekir’e verdi ve dükkandan çıkmak için yönelmişken yine durdu. Geri dönüp yine Saliha’yı gösterdikten sonra elleriyle örgü örüyormuş gibi yaptı. –Ayol bu sünnetsiz örgü örmek mi istiyor ne? Dedi Saliha Bekir’e. –Ne bileyim hanım. Nerden bilsin elin adamı örmeyi falan.

Chuck çifte doğru gelip bu sefer fotoğraf makinesini açtı. Çektiği fotoğraflara bakmaları için işaret etti ve üçü birden fotoğraf makinesinin başına eğildiler. Fotoğraflardan birinde Yeni Camii’nin karşısındaki çay bahçesinde dört kadın bir masaya oturmuş dördü birden örgü örüyordu. Bu fotoğrafı gösterdikten sonra Saliha’nın şişlerini alıp yine örgü örüyormuş gibi yaptı. –He ya örgü örmek istiyor herhalde, dedi Bekir. Chuck elinde şişlerle gülümsüyordu. –E bu bilmiyordur örmeyi de, dedi Saliha. Chuck yine sözlüğünü karıştırmaya başlamıştı. “Atki” dedi bu sefer, boynunu da sarma hareketi yaparak. –Atkı? Atkı mı öreceksin? Diye sordu Bekir yine yüksek sesle. Sanki bağırırsa anlaşabileceklermiş gibi geliyordu herhalde içten içe. Chuck sevinçle kafasını sallayarak –Atkı, atkı dedi. Saliha olayı anlamıştı Chuck atkı örmek istiyordu ama nasıl örgü örüleceğini bilmiyordu. Chuck’ın elinden şişleri alıp yanına da bir sandalye çekti ve sandalyeyi gösterdi. Chuck kadının yanına oturup poşetten kırmızı ve beyaz yünleri çıkardı ve yan yana tutup gülümsedi. Sonra da yünleri birbirinin içine sokarmış gibi yaptı. –He böyle çizgi çizgi olsun istiyorsun, dedi Saliha. Yünleri de alıp Chuck’ göstererek yavaş yavaş atkıya başlangıç yaptı. Bekir de bu sırada yine o göbek taşını aratmayan rahatlatıcılıktaki koltuğuna kurulmuştu. Sakin bir şekilde Saliha ve Chuck ı izliyordu. Saliha son derece yavaş hareketlerle örgü örüyor, Chuck da tüm ilgisi ve merakıyla onu izliyor, hareketlerini öğrenmeye çalışıyordu. –İyi hadi öğret bakalım, örsün delikanlı ecnebi memleketlerde, dedi Bekir. Bir süre daha onları izledikten sonra yine uykuya yenik düştü.

İki saat kadar sonra çalan telefonla uyandı. Toptan müşterilerden biri arıyordu. Onunla konuşurken örgücü çifte baktı. Bu sefer görevler değişmiş gibiydi. Şişler Chuck’ın elindeydi. Hevesle örüyor arada bir de mutlu gözlerle Saliha’ya bakıyordu. Chuck’ın yüzüne de dükkanın ve sahiplerinin dinginliği yansımıştı. Daha birlikte iki saat geçirmiş olmalarına rağmen şimdiden huzura kavuşmuş gibi görünüyordu. Atkı da yavaş yavaş ilerlemeye başlamıştı. Bir sıra kırmızı, bir sıra beyaz şeklinde Saliha’nın da yardımlarıyla örüyordu Chuck. Çok mutlu görünüyordu. Aynı aradan iki hafta geçtikten sonra Birmingham’daki bir parkta boynunda kırmızı-beyaz bir atkıyla Chuck’ın elini tutarak yürüyen Stephanie gibi...

-SON-

0 yorum var:

 


Templates Novo Blogger 2008