çok ayıp

Galiba yaşlandım. Gerçi hep içimde 40 yaşında bir amca var derdim de en azından metroda şurda buda elele dizdize oturan, öpüşüp koklaşan çiftleri görünce "cık cık cık" demezdim.

Kutsal İsyan

Hasan İzzettin Dinamo'nun hayatını harcayıp oluşturduğu iki büyük eserden ilki olan Kutsal İsyan'ı sonunda bitirebildim (Diğeri de Kutsal Barış) ve üstüne birkaç şey söylemek, tanıtmak istedim. 8 ciltlik bu seri bizi mütareke yıllarında alır, zaman zaman daha öncesine, Mustafa Kemal'in gençlik dönemlerine ve o yıllarda Balkanlar'da yaşanan karışık duruma götürür geri getirir ve kaldığı yerden devam eder. Zaman normal çizgisine dönünce de dediğim gibi mütareke yıllarından, Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcına ve sonunda 9 Eylül'de İzmir'e girilmesine kadar süren muhteşem bir serüvene götürür.

Adeta bir dizi izliyormuş gibi her bölümünde farklı bir noktaya odaklanırız Anadolu'da. Antep, Adana, İzmir, Eskişehir, Sivas... Olaylar ordan oraya giderken biz de her bölümde ordan oraya gideriz ama hiç kafa karışıklığı yaşanmaz. Arada İstanbul'a da döneriz tabi ve esir şehrin insanlarının psikolojisini görüp, o şartlarda bile Anadolu'ya yardım etmek için uğraşanları okuruz.

Romanın en önemli özelliği çoğunlukla gerçeklere dayanıyor olması ve büyük bir araştırma sonunda ortaya çıkması. Bir çok mektup, telgraf, yazışma vs olduğu gibi kitapta yer alıyor. Çoğunlukla günümüz Türkçe'sine çevrilmiş fakat yine de birçok yerde dil ağır gelebilir ve anlaşılmayabilir yazılanlar. Yine de anlamaya uğraşmaya değer. Tabi bu kadar gerçeklere dayanırken romancılık yönünü de es geçmemiş yazar ve akıcı, okunan bir roman dili oluşturmuş.

Kemal Tahir'i okuyup sevdiyseniz Kutsal İsyan da muhtemelen hoşunuza gidecektir. Hem de Kemal Tahir romanlarından daha çok gerçeğe dayanmasıyla bir roman okuyorken farkında olmadan Türkiye'nin belki de en önemli 3-4 yılıyla ilgili çok detaylı bilgiler edinmiş ve adeta o dönemi yaşayarak öğrenmiş olacaksınız. Tam kitap tanıtım yazısı gibi oldu da gerçekten çok sevdiğim için yazmak istedim böyle birşey. Benim gibi tarih okumayı, öğrenmeyi sevenler varsa birkaç ayını bu seriye versin ve her biri 500 küsür sayfadan 8 cildi okusun. Sonunda bana teşekkür eder. Bu arada fotoğraftaki halini bulamazsınız muhtemelen çünkü yeniden basıldı seri farklı kapakla daha kaliteli olarak. Fotoğraf baba yadigarı olarak bende de bulunan halinden. Okurken sayfalarının ayrılmasıyla, daktilo harfleriyle yazılmasıyla, saman kokusuyla tarih kitabı okurken belki de atmosfer yaratmaya yardım ediyordu. Bulabilirseniz o halini alın tabi.

Geri Dönenler zombi filmi ismiydi galiba

Ne zamandır birşey yazamıyordum ki ne zamandır olduğunu bir alttaki yazının tarihine bakarak görebiliriz. Baktık 9 Aralık. Maşallah yani 3 hafta olmuş tabi ondan önceki yazının tarihinin de 25 Kasım olması Aralık ayında bununla beraber 2 yazı yazmış olduğum anlamına geliyor ki zamanında ayda 30-35 yazı yazan benim için çok olağandışı bir durum.

Aslında yazmamanın özel de bir nedeni yoktu. Düşünmeye üşendiğim bir dönemdi sanırım aklıma yazacak birşey gelmiyordu ve gelmesi için de uğraşmıyordum açıkçası. Arada tabi yine tespitler oluyordu ama arkadaş arasındaki geyiklerden buraya taşmıyordu. Bir de mutlu olma faktörü var ki hep derler insan mutluyken yaratıcı olamaz diye. He bir de çalışma etkisi de var tabi ki. Çalışan insanın beyni de meşgul olur, vakti de az olur, yaratıcılığa vakti kalmaz.

Çalışmak diyince evet çalışmaya başladım. Öğrenen herkes tam senlik işmiş diyor. Bence de öyle gayet eğlenerek ve rahat çalışıyorum şimdilik umarım değişmez bozulmaz. Ha şimdi merak ettiniz napıyor bu dalyarak diye. SKYTURK spor servsindeyim efendim. İşlerim özellikle basketbol olmak üzere sporu takip etmek, haber montajı yapmak, maç yayını olduğunda rejiye girmek, program hazırlamak vs.

İşte böyle bir durumdayız efendim. Yeni yıla az vakit kala böyle bir yazıyla geri döneyim istedim. Yeni yılla beraber belki eski günlere dönüş olur zira 95 izleyici var yahu az da değil. İnsanlar merak etmiş bu herif ne yazıyor bir bakalım izleyelim demiş ama ben yazmıyorum. Bir görev yüklemese de üstüme inceden bir mahçubiyet hissettim. Neyse artık, telafi ederiz. Hadi öptüm.

Radyocu

Salı günleri SKYTURK'te gece yarısı 00.15-00.30 arası başlayan Radyocu programına bir göz atın. Programın içeriğinde parmaklarım olmakta. Yer yer sesim de yayına çıkmakta.

 


Templates Novo Blogger 2008