@

İşe gittiğinde MSN'deki kişisel iletisine @work yazan insanlar var. Gören de sanar ki Los Angeles'da bir plazadan giriyor internete. Ne bileyim öğle yemeğini Sunset Bulvarı'nda yiyecek falan. Üstü açık kırmızı spor arabası da kendine ait park yerinde bekliyor. Halbuki gitsen baksan bildiğin bir ofiste beyaz İkea masanın üstünde duran LCD monitöre bakmaktalar. İşteyim de bari.

yuvarlak delik

Dünyanın tüm yanından geçen insanın içtiği sigara içenin parmakları arasında sallanırken vücuduna ya da kıyafetine deyerek kâh yuvarlak bir kumaş yanığı kâh yuvarlak bir yara kabuğu sahibi olan insanları birleşin. Sigara firmalarına dava açsanız üç beş birşey kazanacağınızı düşünüyorum.

on parmak

ICQ'dan başlayarak - elbette MIRC'i de unutmamak lazım - MSN Messenger'a uzanan yolda insanoğlunun en büyük kazanımlarından birisi de 10 parmak klavye kullanımı oldu. Özellikle blgisayar öncesi dönemi düşündüğümüzde 10 parmak daktilo yazmak ve bilgisayarın hayata girmesiyle 10 parmak klavye kullanmak özellikle sekreterler için mutlaka sahip olunması gereken, aranan bir özellikti. Bu sohbet programlarının yıllar içinde insan beynine yaptığı etki sonucu sanırım artık öyle bir aranan özellik kalmadı. Zira zaten herkes otomatik olarak 10 parmak Q klavye kullanabiliyor. Kullanmayan da bi MSN yüklesin iki "kız mesenesi" bir aya parmakları alışır. Görüntülü konuşma yapmamak lazım tabi. Kamera açılabilir ama ona engel yok. Hmm ya da tekrar düşündüm de kamera da açılmasın 5 parmak öğrenilir yoksa.

Cenap Şahabettin

Herşey bu kadar mı üst üste gelir lan. Önce dün İnönü'ye gittim. Maç sonunda bizle dalga geçmeye çalışan karga beyinlilerle yapılan makara haricinde sonuç malum. Bugün önce oynadığım bahis son maçtan ibne gs'nin 82. dakikada yediği golle yattı. Hayatımda belki de ilk kez Galataaray'ın gol atmasını istedim. GS'ye bahiste bile güvenilmez bunu anladım. Sonra açıköğretimle ilgili kayıt tarihini kaçırdığımı mazeretli kayıt diye bir şeyle uğraşacağımı öğrendim. Şu an da elektrik kesik şarj bitmek üzere uyarı veriyor. dıııııııt...

Zorbalıkla Maç Kazanmak

Çok heyecanlı süren bir maç aynı heyecanla berabere bitmiş uzatmalara hazırlanmak için takımlar benchlerine çekilmişken daha birkaç gün önce bizi zorbalıkla maç kazanmakla suçlayan zümrenin insanlıktan nasibini almamış güruhunun yaptıklarını görünce normal sürenin bitimine kadar o organizmaların nasıl olay çıkarmadan durduğuna hayret eder buldum kendimi.

Fenerbahçe benchi arkasındaki güruhun iki kişiye karşı akın etmeye kalkması ve üstlerine ellerine ne gelirse fırlatmalarıyla başlayan olay karşı pota arkasından atlayarak Fenerbahçe benchine meyleden, koşan cisimlerden öndekinin tırsıp geri kaçtıktan sonra arkasından gelenin Terence Kinsey'e yumruk atmasıyla alevlendi. Kinsey haliyle sakinliğini koruyamayarak saldırgana aynı dilde cevap vermeye kalkınca sahaya yağan maddeler 19.05.2007 tarihinde Mecidiyeköy'de yaşananları hatırlattı. Sağanak yağmurda şemsiyesiz kalmış basketbolcularımız soyunma odasına gitti ve maç garip bir kararla yaklaşık 15-20 dakika sonra uzatmalardan itibaren devam etti. Tribünlerin kesin olarak boşaltılması gerekirken ve oyuncularımız can güvenliği endişesi yaşarken sadece saha içindeki koltuklarda oturan ve aslında olaylara müdahil olmayan kadınlı çocuklu ailelerin tribüne çıkartılarak maçın oynatılması gerçekten garipti. Demek ki kısmi tribün boşaltma diye bir uygulama da varmış bunu da bugün öğrenmiş olduk.

Maçın teknik analizine girmeye pek gerek görmüyorum. Maç herşeye rağmen aynı heyecanla devam ederek iki uzatma sonunda takımımızın mağlubiyetiyle sonuçlandı. Akıllarımızda kalan ise elbette yaşananlar oldu. Galatasaray basketbol şube sorumlusu Yiğit Şardan'ın olayların üstüne yaptığı açıklamalarda geçen "Olaylar Fenerbahçe - Efes maçında yaşananlar yanında solda sıfır kalır." minvalindeki bölüm zihniyetin sakatlığını ayan beyan ortaya koyuyor. Biz o maçta olanlar doğruydu demiyoruz ve gereken yerde kendimizi de eleştirebiliyoruz bir taraftar olarak fakat aynı tutumu ezeli rakipten beklemek belki de abartı bir iyimserlikti. Yine de hadi taraftarlarını geçtik yönetici mevkinde oturan bir kişiden böyle açıklamalar duymak insanın sinirini daha da çok bozuyor.

Öyle ya da böyle bu maç da geride kaldı. Takımımızın da eleştirilecek çok yanı var elbette ama böyle bir maçtan sonra eleştirmek elimden gelmiyor. Tanjeviç'e bile laf söyleyemiyorum. Sadece merak ediyorum Işın Çelebi şu an ne düşünüyor ve daha çok merak ediyorum bize 5 maç seyircisiz oynama cezası veren federasyon,disiplin kurulu bu maçtan sonra nasıl bir karar verecek. Göreceğiz ve unutmayacağız!

6.11

20 lan 20

"Ay ne anlıyorsunuz futboldan 22 adam bir topun peşinde koşuyor."

Çok şükür şimdiye kadar bana bu tezle saldıran olmadı da bundan sonra da olursa cevabım çok nettir. Önce bir saldırdığın şeyi öğren derim. Ne 22'si ulan? Kaleciler nereye koşuyor? Adamcağızlar tıkılmış ceza sahasına hatta çoğu zaman kale sahasına, kırk yılda bir çıkarlarsa çıkarlar, yüz yılda bir de takımı bir farkla mağlupken maçın son dakikasında kazanılan kornerde kafa atmaya karşı ceza sahasına giderler. Bu mu şimdi top peşinde koşmak?

470bin mal bir arada

Facebook'ta "DÜNYADAKİ BÜTÜN ATATÜRK SEVERLER BURAYA --> DÜNYA REKORU İÇİN TÜM LİSTENİ DAVET ET !( 9. GÜNDE 470.000 İ AŞTIK İLK HEDEF 10 KASIMA 1.000.000 )" isminde bir gruba üye olmak Atatürk'ü anladığınızı ya da çok sevdiğinizi değil su katılmamış bir mal olduğunuzu gösterir.

Öldükten sonra merhum kabrinde kendi kendine konuşsa ya "O son nefesi vermeyecektim." diye...

MMTPESYGT

2009/2010 PES sezonuna giriş yaptığımız gün itibariyle geçtiğimiz sezonlardan beri süregelen tartışmaya bir son vermek amacıyla artık Yiğit'le yaptığımız tüm maçları yazmak ve kim kime susuz sabunsuz kayıyormuş görmek için blog açtık. İlk günden kimin elini öptürdüğü ilk sinyallerini verdi de fark açıldıktan sonra da rakibim hala konuşmaya devam ederse ağzını da doldururuz sorun değil. İlk sonuçları akşam ekler herhalde... Adres de bu: mmtpesygt.blogspot.com

İçtim kapuçinoyu...

Kolpaçino'yu Al Pacino'yla birlikte izleyip yorumlarını almak için delicesine bir istek duyuyorum. Bu arada film de hoş olmuş bence. İlk yarısını atlattıktan sonra ikinci yarıda fazlasıyla güldürmeye başlıyor. Yeni bir Kutsal Damacana değil büyük ihtimalle zira karar verebilmek için en azından 2 kez daha izlemek lazım ama onunla karşılaştırmadan izlemenirse kendi çapında yeterince komik bir film. Böyle devam etsin bu ekip.

Bü-Lent Ba-Ba

Şimdiye kadar belki de binbeşyüz defa izlediğim amuagodukbülentbaşkaaaan videosunu hayatımın sonuna kadar izleyebileceğimi ve her izlediğimde en az bir kez kahkaha atacağımı düşünüyorum.

 


Templates Novo Blogger 2008