İkinci maddemiz Madde 20. Neymiş değişen Madde 20?
Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.
Bold kısım değişiklikte eklenen paragraf. Özetle ne diyor kişisel verilerimizi kimse kopyalayamayacak, istediğimizde ulaşabileceğiz vs. Yani fişlenme olmayacak artık. Şimdi gelelim bu maddenin konuşundaki saçmalığa. Türkiye'nin de imzaladığı Otomatik Olarak İşlenen Kişisel Veriler Bakımından Bireylerin Korunması Hakkında Sözleşme 1981 yılında Avrupa Konseyi tarafından imzaya açılmış, 1985 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye bu sözleşmeyi imzalamasına rağmen bu sözleşmeyi onaylamamıştır çünkü onaylayabilmesi için gerekli kanunu bir türlü çıkarmamıştır.
Buna rağmen AB uyum yasaları çerçevesinde Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı 7 Nisan 2008 tarihinde kabul edilip 22 Nisan 2008 tarihinde TBMM Başkanlığı'na gönderilmiş fakat bir türlü kanunlaşmamıştır.
Ayrıca 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'nda kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek ve başkalarına vermek zaten suç olarak kabul edilmiş durumda. 5 yıldır bir durumu suç olarak kabul ediyoruz ama neredeyse 2 buçuk yıldır bu suçu önlemek için çıkarılması gereken kanunu çıkarmıyoruz. Şimdi de anayasa değişikliği pakedini şişirmek için anayasanın ilgili maddesine bir paragraf ekliyoruz. Bu paragraf bence olsa da olur ama olmasa da önemli olan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nu çıkarıp TCK'daki ilgili maddeyle birlikte etkin bir şekilde uygulamaktır. Bu sağlandığı takdirde zaten anayasada böyle bir paragraf bulunmasına gerek kalmayacaktır.
17 Kasım - Rüya
5 yıl önce
0 yorum var:
Yorum Gönder