12 Eylül'e sayılı günler kala hem tarafım belli olsun hem de vatana millete faydalı bir işim dokunsun diye kendi halimce anayasa değişikliği paketindeki değişiklikleri yorumlayıp, birçoğunun aslında ne kadar saçma ve gereksiz bir şekilde sırf referandum olsun diye değiştirilmiş maddeler olduğunu, geri kalanların da yeni haliyle kabul edilmesi halinde gelecek için ne derece tehlikeli olduğunu anlatmaya çalışacağım. Belki daha önce birçok yerde okumuşsunuzdur bu tarz değerlendirmeler ama olsun kendi araştırmam olsun bu da. İlk maddemiz Madde 10
Neymiş değiştirildikten sonraki "made 10" : Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.” “Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
Boldladığım yer eklenen kısım. Yani 1982 anayasasındaki haliyle yokmuş o cümleler. Şimdi bakalım bu cümleler ne kadar gerekli. Çocuklardan başlayalım. 3 Temmuz 2005'te kabul edilip 15 Temmuz 2005'te resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5395 numaralı bir "Çocuk Koruma Kanunu"'muz mevcut. Ne diyor bu kanun?
Madde 1 - (1) Bu Kanunun amacı, korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir.
Kanunun tamamını okumak için : http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/1527.html
Yaşlılarla devam edelim. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun internet sitesinde mevcut olan bir yazıdaki derlenmiş bilgiler yaşlılarla ilgili kanunlarımızdaki durumu çok net gösteriyor. Neymiş?
1982 Anayasasının 61.maddesi Sosyal Hizmetler alanına giren grupları açık bir şekilde belirlemiş, korunmaya, bakıma, yardıma ve rehabilitasyona muhtaç çocuk, sakat ve yaşlılara öncelik tanıyarak, devletin bu alanda gerekli teşkilat ve tesisleri kurması veya kurdurması hükmünü getirmiştir. Anayasanın bu hükmü doğrultusunda hazırlanan 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ile; sosyal hizmetlere ilişkin faaliyetlere devletin denetim ve gözetiminde halkın gönüllü katkı ve katılımı da sağlanarak bir bütünlük içinde yürütülmesi esası getirilmiştir. Böylece 2828 sayılı Kanunla kurulan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu 'Ekonomik ve sosyal yoksunluk içinde olan özel ihtiyaç gruplarının (aile, çocuk, sakat, muhtaç yaşlı ve diğer kişiler) ihtiyaçlarının karşılanmasını, çeşitli sorunların önlenmesi ve çözümlenmesine yardımcı olunmasını, hayat standartlarının iyileştirilmesini amaçlayan sistemli ve programlı hizmetler bütünü olarak mahalli ve ulusal düzeyde planlama, yönetim ve denetleme' görevini üstlenmiştir.
Söz konusu Kanunun 4'üncü maddesinin ( c ) bendinde 'Muhtaç Yaşlı; sosyal veya ekonomik yönden yoksunluk içinde olup, korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç yaşlı statüsündeki' birey, (e) bendinde ise 'Huzurevleri; muhtaç yaşlı kişileri huzurlu bir ortamda korumak ve bakmak, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulan yatılı sosyal hizmet kuruluşu' olarak tanımlanmaktadır.
2828 sayılı Kanunun 4.üncü maddesinde belirtilen genel esaslar dahilinde muhtaç yaşlıların tespiti, korunması, bakımlarının sağlanması ile ilgili hizmetleri yürütmek, bu hizmetler için gerekli sosyal hizmet kuruluşlarının tesisi ve işletilmesi ile ilgili görevleri yerine getirmek üzere aynı Kanunun 10'uncu maddesinin (f) fıkrasına dayanılarak YAŞLI HİZMETLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI kurulmuştur.
07.07.2005 tarihli ve 25868 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Değişiklik Yapılması Hakkındaki 5378 sayılı Kanunun; 2828 sayılı Kanunun 10. maddesi 1. fıkrasındaki yaptığı değişiklikle Yaşlı Hizmetleri Daire Başkanlığı Yaşlı Bakım Hizmetleri Dairesi Başkanlığı olarak ihdas edilmiştir.
Biraz uzun oldu ama durumu net bir şekilde özetliyor. Yaşlıları korumak için yeterince kanun olduğu görülüyor. Yazının tamamı için : http://www.shcek.gov.tr/yasliliga-genel-bakis.aspx
Özürlüler konusunda da az önceki yazıda da adı geçen 5378 sayılı ÖZÜRLÜLER VE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN incelendiğinde özürlüleri korumak ve kollamak için de devletin kanunlar uyguladığı görülüyor. Kanunun tamamını okumak için : http://orgm.meb.gov.tr/Mevzuat/5378_sayili_kanun.htm
Harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle malul ve gaziler için alınıcak tedbirler için de yine az önce ismi geçen 1982 anayasasının 61. maddesini koymak yeterli olacaktır. Nedir bu madde?
B. Sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler
MADDE 61.– Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.
Devlet, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.
Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.
Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır.
Bu amaçlarla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.
Velhasıl Madde 10'daki değişikliğin hiçbir anlamı yoktur. Zaten bu kadar kanun ve madde kabul edilmişken ve mevcutken, bunların uygulanması anayasanın eşitlik ilkesine aykırı düşmüyorsa bir de aykırı düşmez diye anayasanın içine madde koymanın anlamı yoktur.
0 yorum var:
Yorum Gönder