Alma - Verme

Şimdi dile getireceğim bahtsızlığımı yaşayalı aslında çok oldu ama anlatmayı unutmuştum. Alışverişten ölesiye nefret eden bir insan olarak şimdiye kadar hep alışverişlerimi anneme yıkmış sadece gidip " Tamam, güzel" diyip alıp çıkmış biriydim. Birkaç hafta öncesine kadar. Yırtık olmayan ayakkabım olmadığını pek sevgili arkadaşlarımın ısrarla suratıma vurmaları üzerine yeni bir ayakkabı almaya karar verdim. Yanıma da bu pek sevgili kız arkadaşlarımı alarak bir gezmeye çıktım. Bu gezmede ilk şanssızlığımızı yaşadık tabi hemen. Bana beğendikleri ve fiyatı da çok uygun olan gömleğin sadece small bedeninin olması belki de ertesi gün olacak şeyin habercisiydi.

O gezinin sonunda gerçekten çok beğendiğim bir ayakkabı buldum. Lakin yanımda uygun kredi kartı olmadığı için alışverişi ertesi güne bıraktım. Ertesi gün büyük bir hevesle ilk defa kendi başıma bir giyim eşyasını beğenip almaya gittim tabi. Girdim mağazaya, çıktım üst kata. Bütün muhteşem kendime güvenimle "Şunun 44'ünü deneyebilir miyim?" soruma "Sadece 46 var." cevabını alacağımı nerden bilirdim. Eh başıma iki gün arka arkaya böyle olaylar geldikten sonra bir daha alışverişe gider miyim ben? Gitmem, giyerim yırtık ayakkabılarımı, delik ve paçası kopuk pantolonlarımı, koltuk altı yırtık sweatshirtlerimi. Yaşasın salaş oh.

0 yorum var:

 


Templates Novo Blogger 2008