Yine mimlenmişiz. Mellökız bu sefer mimi atan. Son doğumgünümü anlatmam gerekiyormuş bu mim gereğince. Anlatalım hadi pek bir olayı da yok ya.
Yaz başlangıcında doğan bir insan olarak doğumgünlerimde genellikle arkadaşlarını yanında bulamayan veya çeşitli sebeplerle dışarı çıkmaya fırsat bulamayan biriyimdir. Ha bana sorarsanız özellikle doğumgünümün kutlanmasını da önemsemem. Hatırlayan olursa hoşuma gider de olmazsa da umursamam. Neyse efendim. Son doğumgünüm de yine tam final haftamın ortasındaydı. Zamanında doğumgününda ÖSS'ye girmiş adamım, final de ne ki? Bu sene Yiğit ve Ceren insanları Amerika'dalardı doğumgünümde. Canlarım sabretmişler, saati saymışlar bizim saatle doğumgünüme girildiğinde arayıp bağıra çağıra kutladılar, mutlu oldum gece gece. Yattım uyudum. Ertesi gün evden hiç çıkmama planıyla uyandım. Hesapta ertesi günkü finale çalışacağım. Azimle çalışmaya da başladım. Arada kutlamalar falan geliyor, teşekkür ediyorum. Tuana'm aradı sonra, yoğun baskı uyguladı. Taksim'e gitmek zorunda kaldım. Otobüste bile ders çalışarak gittim tabi ki. Mihrimah Sultan diye bir yerdelermiş gittim yanlarına. Bu arada otobüsteyken İrem ve Fulya da Taksim'de olduklarını söylemişlerdi. Tuana'ların yanında biraz oturup İrem'le Fulya'nın yanına gittim. Bi süre sonra şimdi niye öyle olmuştu hatırlamıyorum. Arkamdan Tuana da geldi. Biraz da orda oturduk bu arada Pınar da katıldı. Sonra kalkıp Matrağa gittik. Biraz da orda oturduk- ne kadar ilginç-. Sonunda yeterince vakit geçirmiş olan bünyemi mecburen kaldırıp tekrar ders çalışmak üzere eve götürmek zorunda kaldım. Eve gelip derse devam ettim. Bir doğumgünüm de böyle bitti. Hediye? Hatırladığım kadarıyla kimse birşey almadı. Ne önemi var canım. Alsanız da olurdu lan ama.
Ben de mimleyeyim birilerini. Kameralarımızı Maybe ve Jülide hanımlara çeviriyoruz.
17 Kasım - Rüya
5 yıl önce
0 yorum var:
Yorum Gönder