Önceki yazıda bahsettiğim rüyayı gördüğüm günün gecesindeki rüyaya geçelim.
Felaket senaryolu çok rüya gördüm şimdiye kadar. Belki distopya merakımdan da olabilir ama bu seferki de oldukça garipti. Rüyamda bomboş sokaklar ve terkedilmiş evlerle dolu bir İstanbul' dayım. Sokaklarda bir süre geziniyorum. Etrafta bir tane insan yok. Evlerin hepsi harap bir halde, camları kırık, yer yer yıkılmış. Sanki bir nükleer savaş sonrasındayım. Havada garip bir deniz kokusu var ve yerler de ıslak. Neden yalnız olduğumu, neler olduğunu düşünüyorum. Sonra bir sigara yakmak için paketi çıkardığımda sigara paketinin içinden ufacık katlanmış bir harita çıkıyor. Haritayı açıyorum, Türkiye haritası. Türkiye haritası ama İstanbul bir tuhaf. Normalden çok daha ufak bir kara parçasıyla gösterilmiş ve Marmara Denizi'yle Boğaz adeta İstanbul'u işgal etmiş. Bunu görünce ne olduğunu hatırlıyorum. "Doğru ya, tüm şehri boşaltmışlardı. Marmara'nın su seviyesi yükselicek, büyük fırtınalar olacak, tüm şehir yerle bir olacak diyorlardı." diye düşünüyorum. Tam o anda adeta flashback giriyor. Televizyonda otobüslere, uçaklara binen insanlar görüyorum. Dev dalgalar Boğaziçi Köprüsü'nü yerle bir ediyor. Hayatımda görmediğim şiddette bir yağmur yağıyor. Flashback bitiyor, yine boş sokaktayım. Tam "Peki ben niye buradayım? Nasıl sağ kaldım?" diye düşünürken uyandım.
Bu rüyanın devamını görmek istiyorum. Yalnızlık hissimin bilinçaltıma başka nasıl yansımalar yapacağını çok merak ediyorum.
17 Kasım - Rüya
5 yıl önce
0 yorum var:
Yorum Gönder