Kazıkçı

Yiyecek, giyecek, eşya hatta sex binlerce yıldır parayla olsun takasla olsun bir alışveriş çerçevesinde el değiştirmiştir. Basittir bu alışveriş herşeyin karşılığı olan değer verilerek verdiğin değerin karşılığını alırsın. Arada bir kazıklanılan durumlar olur tabi ki ama o da ticaretin cilvesidir diyelim. Asıl önemli olan, kazık yenmemesi gereken daha soyut bir alışveriştir. Değer alışverişi. Birisine verdiğin değerin karşılığında verdiğinden çok daha az değer alıyorsan ve bunu bariz bir şekilde hissediyorsan, işte o milyarlarca liralık kazık yesen üzülmeyeceğin kadar üzer insanı. Mutsuz olursun.

Mutsuz da olsan, üzülsen de bu kazıkçılardan kolay kolay uzaklaşamazsın. Klasik alışverişte kazık yediğini anladığın bir kişiden bir daha birşey almazsın olur biter. Bu durumda ise genellikle bir daha ondan alışveriş yapmayacağım diyemezsin. Zaafın vardır ki bence zaafların en kötüsü bir insana olan zaaftır. Verdiğin değerin karşılığını ne kadar az alırsan al o aldığın değer zaafın yüzünden seni az da olsa mutlu eder. O küçük mutluluğun yüzü suyu hürmetine daha büyük üzüntüleri göğüslemeye alışırsın. Zaafından kurtulmadıkça o kazıkçıdan kurtulamazsın. Belki de kurtulmak istemezsin.

Ne normal ticarette ne de değerlerin bazen gözlerle bazen sözlerle el değiştirdiği ilişkilerde kazık atmaya çalışmamak lazım. Her insanla değer alışverişi yaparken aldığınızı iyi tartıp ona göre karşılığını vermeye çalışın. Ne kadar zaafınız olsa da.

0 yorum var:

 


Templates Novo Blogger 2008