Bir mimlenme vakasıyla daha karşı karşıyayız. Bu sefer pası Mutlu Ceren Cangöz'den aldım yazının sonunda başkasına atarım. Bakıyoruz konumuz neymiş? Vazgeçtiğiniz hayalleriniz. Lan hayalden neden vazgeçeyim ki diye düşünerek başlıyorum ama dur bakalım çıkar belki birşeyler. Hmm.
Mesela 10 yaşımdayım. Basketbola yeni başladığım zamanlar. İBB'ni minik takımında oynuyorum, yaşıma göre boyum uzun olduğu için de birazcık sivrilmişim. Bizi bir gün topladılar Ülker'e seçmelere götürdüler. Seçmelerde sanırım dikkat çektim antrenör anneme gelsin bu çocuk bikaç kez daha antrenmana çıksın demiş. Seçildim gibi birşey yani. Fakat salak çocuk aklı; o gün seçmeden sonra Ülker'in yıldız ya da genç takımının antrenmanını izlerken hocalardan birinin bir çocuğu tokatladığını görürüm. Vay efendim gitmem ben böyle yere. Tabi İBB'de el üstünde tutuluyoruz. Canım istediğinde gidiyorum antrenmana. 10 yaşındaki Mehmet bu sahne üzerine Ülker'e gitmeye korkar. Halbuki de nasıl hayal kurmuştum ilerde Fenerbahçe'ye transfer olurum diye. Neyse efendim birkaç yıl geçer aradan bu sefer Ülker'deki ismimi, numaramı bulan Vefaspor çağırır beni. Gideriz, bu sefer daha aklım başımda ya. Kabul ederim tekliflerini, ilk transferimi yapıp Vefaspor'da oynamaya başlarım. Hayaller geri döner tabi Fenerbahçe'de oynuyorum, Galatasaray maçı 10bin seyirci önünde Abdi İpekçi'de. Farkı açmışız son saniyelerde alley-hoop'la tribünleri iyice coşturuyorum. Formamı atıyorum tribünlere, kucaklaşıyoruz. Tezahuratlarına katılıyorum. Tabi bu hayallere ulaşmak için çok antrenman yapmak, çok çalışmak gerektiğini de çabuk farkediyorum. Fazla disiplinli çalışmaya yatkın olmayan bünyem antrenmanlardan bıkıp 2. sezonda isyan ediyor. Kulübü bırakıyorum. Hayallerden de vazgeçmiş oluyorum.
Evet basketbolcu olup Fenerbahçe'de oynamaktan başka vazgeçtiğim bir hayalim gelmedi aklıma. Daha önümüzde çok vakit var neden vazgeçeyim ki ama? Yazıyı bitirirken pası Jitterbuggin Bats'e atıyorum. Hadi yaz bakalım sen nelerden vazgeçtin.
17 Kasım - Rüya
5 yıl önce
0 yorum var:
Yorum Gönder