Bir migren günü.

Migren denen adı batasıca hastalıktan muzdaribim a dostlar. Şu satırları yazdığım anlarda da bir migren gününün kalıntılarını yaşıyorum ve kısaca bir migren gününü anlatmak istedim.

Öncelikle migren nedir ne değildir bir bakalım. Migren tıbbın hala nasıl oluyorsa tedavisini bulamadığı, kalıtsal olarak geçen ve sadece krizler başladıktan sonra daha az ağrılı geçirmek için ilaçları olan bir baş ağrısı çeşididir. Ben de bu şerefsizi annemden aldım. Bir migren günü başladığını önce beyninizdeki yavaşlamayla ve görme bozukluklarıyla belli eder. Ciddi bir şekilde bulanık görmeye başlarsınız. Bunun ardından hafif bir mide bulantısıyla birlikte beynin yanlarından başlayıp ortada birleşen rezalet bir baş ağrısı saplanır.

Bu andan sonra yapabileceğiniz pek birşey yoktur. Yanınızda varsa acilen apranax vs güçlü ağrı kesicilerden yutarsanız belki bir derece daha az şiddetli geçebilir kriz ama artık o kriz girmiştir. Tek yapabileceğiniz karanlık bir odaya girip saatlerce uyumaktır. Uyumak derken, o derece bir baş ağrısıyla uyumak da kolay olmaz tabi ki. Kafanızı yerinden söküp atmak istersiniz. Ölmeyi cidden istediğiniz anlar olur. Ölsem de bu ağrı bitse. Neyse sonunda uyumayı başarırsanız uzun süre uyuduktan sonra ağrı azalmaya başlayınca kalkıp tuvalete gidersiniz. Krizin bitmeye başladığının göstergelerinden biri mide bulantısının artmasıdır. İçinizi klozete boşaltıp yatağa geri dönersiniz. Biraz da uyku iyi gelecektir. Uyursunuz. Sonunda sıkılıp artık kalkayım dersiniz ağrı iyice azalınca.

Dikkat edin iyice azalınca diyorum, bitince değil. Çünkü ağrı tecrübe ettiğim kadarıyla hemen hemen bir 10-15 saat süre boyunca tam anlamıyla bitmiyor. Bu ağrının iyice azaldığı evrede artık beyin sersemlemiştir. Şuursuz şuursuz takılırsınız. Şakaklarda bir sızı sürekli ben daha bitmedim der. Siz bu şuursuzlukla tıp adamlarına hala bu işe bir çare bulamadıkları için küfrederken blogunuza yazı yazabilirsiniz.

0 yorum var:

 


Templates Novo Blogger 2008