Ay viş yu e meri krismıs. Noel Baba oldum ben. Ho Ho Ho
http://www.dancingsantacard.com/?santa=6522719 |
Ay viş yu e meri krismıs. Noel Baba oldum ben. Ho Ho Ho
http://www.dancingsantacard.com/?santa=6522719 |
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Etiketsiz zaman: 22:42 0 yorum var
Yapacak bir sürü iş varken baş ağrısı yüzünden saatlerce uyumak, hayattan soğutur.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Hayat zaman: 20:26 0 yorum var
Migren denen adı batasıca hastalıktan muzdaribim a dostlar. Şu satırları yazdığım anlarda da bir migren gününün kalıntılarını yaşıyorum ve kısaca bir migren gününü anlatmak istedim.
Öncelikle migren nedir ne değildir bir bakalım. Migren tıbbın hala nasıl oluyorsa tedavisini bulamadığı, kalıtsal olarak geçen ve sadece krizler başladıktan sonra daha az ağrılı geçirmek için ilaçları olan bir baş ağrısı çeşididir. Ben de bu şerefsizi annemden aldım. Bir migren günü başladığını önce beyninizdeki yavaşlamayla ve görme bozukluklarıyla belli eder. Ciddi bir şekilde bulanık görmeye başlarsınız. Bunun ardından hafif bir mide bulantısıyla birlikte beynin yanlarından başlayıp ortada birleşen rezalet bir baş ağrısı saplanır.
Bu andan sonra yapabileceğiniz pek birşey yoktur. Yanınızda varsa acilen apranax vs güçlü ağrı kesicilerden yutarsanız belki bir derece daha az şiddetli geçebilir kriz ama artık o kriz girmiştir. Tek yapabileceğiniz karanlık bir odaya girip saatlerce uyumaktır. Uyumak derken, o derece bir baş ağrısıyla uyumak da kolay olmaz tabi ki. Kafanızı yerinden söküp atmak istersiniz. Ölmeyi cidden istediğiniz anlar olur. Ölsem de bu ağrı bitse. Neyse sonunda uyumayı başarırsanız uzun süre uyuduktan sonra ağrı azalmaya başlayınca kalkıp tuvalete gidersiniz. Krizin bitmeye başladığının göstergelerinden biri mide bulantısının artmasıdır. İçinizi klozete boşaltıp yatağa geri dönersiniz. Biraz da uyku iyi gelecektir. Uyursunuz. Sonunda sıkılıp artık kalkayım dersiniz ağrı iyice azalınca.
Dikkat edin iyice azalınca diyorum, bitince değil. Çünkü ağrı tecrübe ettiğim kadarıyla hemen hemen bir 10-15 saat süre boyunca tam anlamıyla bitmiyor. Bu ağrının iyice azaldığı evrede artık beyin sersemlemiştir. Şuursuz şuursuz takılırsınız. Şakaklarda bir sızı sürekli ben daha bitmedim der. Siz bu şuursuzlukla tıp adamlarına hala bu işe bir çare bulamadıkları için küfrederken blogunuza yazı yazabilirsiniz.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Hayat zaman: 19:56 0 yorum var
Kelebenk'ciğim mimledi beni. En sevdiğimiz mekanları yazıyormuşuz. Aklıma geldiği sırayla yazayım.
Matrock
Lise hazırlıktan beri aksatmadan gittiğim tek mekan. İlk zamanlar daha bir sıcaktı sanki, zamanla bayağı değişti, büyüdü ama yine de hala kendimi evde gibi hissederim. Gidip bir çayla oturup gazete okumak, karda mahsur kalınca saatlerce çıkmamak, vakit geçirmek gerektiğinde veya tanıdık biri arandığında uğramak falan güzel şeyler bunlar. Gidin bir çay için 3 saat oturun.
Adres: Benetton'dan girdikten sonra yolun sonundan sağa dönün, ilerdeki okulun bitişiğinde.
Kadir Has Üniversitesi
Evet, burası esasen bir üniversite tabi ki, bir eğitim yuvası falan. Fakat benim için bir bardan, cafeden daha eğlenceli olmuştur her daim. Kendi okulumda tanıdığım insan sayısı 4-5 kişiyi geçmezken bu okulda kapıdan girerken güvenlikçilerle bile selamlaşırım. Çoğu öğrencisindan daha çok vakit geçiririm, gece kalırım arada. Genel olarak en eğlendiğim mekanlardan olmuştur. Adres : Haliç kıyısında kocaman üniversite.
Maroon
Yine liseden beri gittiğimiz mekanlardan biri. Ne zaman gitsem boş, ne zaman gitsem sakin. Müzikleri güzel, birası fena değil. Alt kattaki koltukları da rahat. Eh daha ne olsun? İçmek için hala güzel bir mekan. Adres : Nevizade'ye girince Mest'e doğru giderken sağda.
Küçük Beyoğlu
Kışın değil ama yazın gidilmesi gereken bir mekan tabi ki burası. Bir zamanların arka sokağı. O zamanlar da güzel bir sokaktı, şimdi masa sandalyelerle de güzel bir mekan oldu. Başta da söylediğim gibi yazın gitmek lazım ki hem serin bir sokakta oturup içebilin hem de fıs fıs diye tepenize su sıkılsın iyice serinleyin, bir yandan da bira falan serinletsin tabi, oh. Adres: Demirören inşaatınnın bittiği yerden Emek sinemasına doğru dönün, yolun sonundan sola dönün aha o sokak.
Asmalımescit
Şimdi burası tabi ki sokağın adı. Fakat oraya gittiğimde hep oturduğum kafenin adını bilmiyorum. Bir teyze işletiyor, Babylon'un arka kapısının orada. Ufak bir mekan. Maybe hanım götürmüştü hatırladığım kadarıyla ilk kez, tarçınlı kurabiyesi pek güzeldi. Geçenlerde test ettim ki hala güzel. İsterseniz çay kahve, isterseniz alkol alabileceğiniz hoş, güzel müzikli bol bol gidilesi mekan. Adres : Tünele doğru giderken işte Asmalımescit Sokağı'nda Babylonun arka kapısına gelmeden köşede.
Bereket Döner
Muhteşem soslu döneriyle, vazgeçilmezimiz. Karşsındaki Mercan da fena değil ama her türlü Bereket Döner, Bereket döver. Fiyat/performans oranında da çok üstün bir mekan Bereket. İçimiz dışımız döner olsa da gitmekten vazgeçemediğimiz yer. Adres: Ağa Camii'nin karşısındaki sokak.
Yeter şimdilik bu kadar mekan. Yazarken de zorlandım aslında, mekan konusunda çok muhafazakarım, yeni yerleri denemeyi pek sevmiyorum bu nedenle gittiğim yerler çok sayılıdır. Neyse efendim, ben de Laf-ı Güzaf'ı Ceren'i bir de Maybe'yi mimliyorum.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Etiketsiz zaman: 00:57 0 yorum var
Zeytinburnu girişindeki, Topkapı yolunda, Belgratkapı durağının gerisinde bulunan Shell; geçen günden sonra benim için çok özelsin. İlerde birgün arabam olursa kesinlikle senden benzin alacağım her zaman.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Hayat zaman: 00:25 2 yorum var
Spor olsun diye sevişmekle skor olsun diye sevişmek arasında sadece bir harf fark var.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Etiketsiz zaman: 00:18 0 yorum var
Çekmeye çalıştığım kısa film için herşey hazır olmasına rağmen oyuncular konusunda sürekli sorun çıktığı için bir türlü çekimlere başlayamıyorum. Bir de burdan duyurayım istedim belki ilgilenen çıkar.
Acilen;
20-25 yaşlarında olan veya öyle gösteren, genel olarak güzel yüzlü, Fahişe rolünde oynamayı kabul edecek bir bayan oyuncu (sarışın olması ekstra tercih sebebidir.) aranmaktadır.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Sinema-TV zaman: 23:32 3 yorum var
Elden, tırnaktan gidiyoruz da; bu sefer kendi ellerimden yola çıkarak aklıma birşey takıldı. Şimdi şu an tırnaklarım biraz uzadı ama kesmeye üşeniyorum. Farkedip merak ettiğim şeyse uzun tırnakla gezmeyi bir hayat biçimi haline getiren genellikle bayan arkadaşlar bu tırnaklarla klavye nasıl kullanıyor? Ben şu an yazarken ciddi ciddi zorlanıyorum da...
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Tespit zaman: 20:37 3 yorum var
Ellere karşı fazla hassaslığım vardır, bilen bilir. Bir kızın yüzü, vücudu falan ne kadar güzel olsa elleri çirkinse bi itici gelir. Neyse bu farklı bir yazının konusu olabilir de söylemek istediğim şey için altyapı hazırlamam lazımdı. Yoksa kim ne bilecek neden buraya yazacak kadar etkilediğini bugün gördüğüm ellerin beni. Evet, otobüste karşımda oturan kız. Sana sesleniyorum okumayacaksındır, gerçi laptop çantan vardı nete giriyorsundur da nerden bileceksin okusan da senden bahsettiğimi ama, o nasıl ellerdi ya allah aşkına. Benim ellerimden daha bir erkeğe aittiler. Resmen ellerim Emel Sayın'ın elleri gibi kalıyordu seninkilerin yanında. Resmen bütün yol moralim bozuldu lan. Hadi kıllarını almıyorsun bari azıcık tırnak bakımı yap. Öf yeter, hatırladıkça canım sıkıldı valla.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Eleştiri zaman: 00:01 1 yorum var
Zombiyle sevişen teknik olarak nekrofil mi sayılır?
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Tespit zaman: 02:26 2 yorum var
Yönetimin dinmek bilmeyen taraftar düşmanlığı yeniden sahnede. Temmuz ayında haksız cezalar ile grubumuz üzerinde oynanmaya başlayan oyun ikinci perdesiyle karşımıza çıktı. Kadim dostumuz KFY (Kill For You) grubu lideri Hakan Özkaraca (Sarı Hakan) ve grup üyesi Engin Divrik hiç bir yasal dayanağı, kanıtı, şahidi olmayan uydurma bir senaryoyla cezalandırılmaya çalışılıyorlar. Hatta bir başka olay bahane edilerek Engin Divrik gözaltına alınıyor ve kendisine Eskişehir deplasmanına ilişkin bir suçlamada bulunuluyor.
Yönetimin isteğiyle belirlenen liste tüm hukuk kurallarını ihlal eden anlayış tarafından idari cezalara maruz kalıyor. Bu hak, hukuk dinlemeyen zihniyet devlet büyüklerinide kandırarak yalanlarla, iftiralarla süsledikleri senaryolarını hayata geçirmeye devam ediyorlar.
Dün GFB'ye, bugün KFY'ye yapılanlar yarın diğer tribün gruplarınında başına gelmeden bu hukuksuzluk karşısında sesimizi yükseltmeliyiz. Marsilya tribün grubu lideri Santos'a yapılanlara karşılık bir çok Fransız tribün grubu ve Fransa dışından tribün gruplarının dayanışması hepimizin aklında. Hatta Marsilya takımının bu dayanışma içindeki rolü de hepimizce bilinmekte ancak burada durum biraz farklı çünkü bu senaryoyu tezgahlayan bizzat kulüp yönetimimizdir.
Sayın Ali Koç'un açıklamalarıyla yumuşayan yönetim-tribün gerginliği ne yazıkki dün yaşananlarla yeniden başlangıç noktasına geri dönmüştür.
Eskişehir, Arsenal ve Galatasaray maçlarında tribünlerdeki sorunlarımızı ikinci plana atarak elimizden geldiğince takımımıza destek olmaya çalıştık. Ancak bu desteğimize karşılık olarak daha fazla yalan ve iftira dolu saldırılar devam etmiştir.
Mtk maçıyla başlayan senaryolar başta ağabeyimiz olmak üzere bir çok kardeşimizin haksız yere ceza almalarıyla devam etmişti. Bu dönemde tüm tribün gruplarımız ve özellikle kadim dostumuz KFY grubu bizlerle dayanışma içinde bulunmuş, gerek açıklamalarla gerekse tribündeki protestolarla aldığımız haksız cezalara karşı seslerini yükseltmişlerdir. Tüm grupların ortak hareket etme çabalarına o dönemde öncülük edenlerden Hakan Özkaraca'nın (Sarı Hakan Ağabey) çabalarıyla, girişimleriyle ve özverisiyle GFB'ye olan destek gittikçe büyümüştür.
GFB'ye olan desteğin büyümesi yönetimi rahatsız etmiş ve KFY grubundan arkadaşlarımız ve dostlarımız kulübe görüşmeye çağrılmışlardır. Ancak KFY grubu öncelikle GFB ile olan dayanışmayı düşünerek bu görüşmeyi kesin bir dille reddetmiştir. Tüm bunlar yönetim tarafından hazırlanan ve cezalandırılmaları için senaryoya dahil edilen isimlere KFY üyelerinide eklemiştir.
Antalyaspor ile oynanan lig maçı sonrasında Engin Divrik gözaltına alınarak kendisine ve Sarı Hakan Ağabey'e maç yasağı ve para cezası verildiği bildirilmiştir.
Bu haksızlıklar karşısında susmayacağımızı ve protestolarımızı büyüterek devam ettireceğimizi herkese duyuruyoruz.
Stadımızı kendi taraftarları için yasaklı bölge haline getirmeye çalışan zihniyet ne kadar iftira atarsa atsın ne kadar yalan senaryo üretirse üretsin bu mücadelemiz devam edecektir. Kendisine Fenerbahçeliyim diyen herkes seyirci değil taraftarsa bu mücadelenin içinde görev almak zorundadır.
Tüm bu haksızlıkların son bulması, başta grubumuz ve KFY üyelerine verilen haksız cezaların kaldırılması için daha önce olduğu gibi tüm demokratik yolları kullanacağımızı ve haksız cezalar karşısında Başbakanlığımıza attığımız faxlar, mailler yönetimimizin devlet büyüklerini yanlış yönlendirmesi ile yine sonuçsuz kalırsa büyük bir yürüyüşle Ankara'da Başbakanlığa gideceğimizi tüm taraftarlarımıza duyuruyoruz.
Bu haksızlık karşısında susan bizden değildir.
Genç FENERBAHÇELİLER
Hakikaten yeter artık. Aziz Yıldırım'ın bu yaptığı bir değil iki değil. Sene başında sormuştum amacın ne diye başlık atarak bir yazımda yine soruyorum, cevabını bilerek. Amacın ne? Başkansız kulübe başkan bulunur ama taraftarı transfer edemezsin. Hakan Ağabey'e ve Engin Ağabey'e geçmiş olsun. Artık ne olacaksa olmalı. Gerekirse o stad yanmalı. Fenerbahçe kendini Fenerbahçe'den büyük görmeyenlere kalmalı.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Fenerbahçe zaman: 22:56 0 yorum var
İşten güçten bir yoğunluk oldu yazamadım günlerdir birşeyler. Yazmayı bıraktım sanılmasın. Devam ederim ara ara.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Hayat zaman: 21:39 0 yorum var
Aslında yazmamaya karar vermiştim bu arama sonuçlarını fakat bunu yazmamak olmaz.
"Ayıp kızların memeleri pipileri gözükecek videoları"
Evladım, hadi belli ki bazı şeyleri merak etmeye başlamışsın onu anlıyoruz da, ayıp kızların pipisi olmaz. Hatta kızların pipisi olmaz benim bildiğim kadarıyla. Ha bazı yanlış fotoğraflar görmüş olabilirsin pipili, kız görünümlü insanlar falan. Onlar ayrı. Eğer daha bu yaşta onlar ilgini çektiyse bir şeyler yapmak lazım da n'apsak bilemedim. Sen en iyisi ayıp kızların memelerini arat sadece.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Komedya zaman: 23:11 0 yorum var
Bir de biz bugün Muro'ya gittik. Neden bu kadar az salonda gösterime girdi anlamadım da Beyoğlu' nda sadece iki salonda var. Gittiğimiz salon da neredeyse full çekiyordu. Daha fazla salonda girse sanki hasılatta daha fena bir rakam yaparmış gibi geldi. Kendi stratejileri tabi bilemem. Bu haliyle de Pana Film'in büyük miktarda kâr edeceği garanti. Filmin sonunda da zaten devam filminin gelebileceğini hissettirdiler. Umalım da gelsin. Zira 2 saat içinde bu kadar güldüren film yapmak kolay iş değil. O zaman, halaya devam, Muro'ya selam...
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Sinema-TV zaman: 22:04 0 yorum var
Wall-e ne tatlı şeysin lan sen. Şimdi diğer sevdiğim animasyonların hakkını yemeyeyim de, misal Ice Age, izlediğim en güzel animasyon olabilir Wall-e. Biraz geç izledim ama hiç izlememekten iyidir. Kesinlikle izleyiniz, izletiniz.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Sinema-TV zaman: 21:57 0 yorum var
Geçen hafta içinde iki konser çektik Yiğit ve Mehtap'la da, hayatımda büyük yenilikler oldu açıkçası. Avangard jazz rock diye bir türde müzik yapan bir grup dinlemiş oldum mesela. Avangard jazz rock ne lan? Bildiğin saksafonsuz falan jazz yapıyosunuz diyemedim tabi onlar daha bilir de neyse. Fena değillerdi yine de. İkincisi ise aklı olanın gelmeyeceği bir organizasyonmuş aslında. 16 tane baterist 2.5 saat içinde sırayla çıkıp solo performans yapacak diye gidip de kafasını yoranlara kameramın başından hayretle baktım. Müzik çok tuhaf oluyor bazen.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Hayat zaman: 21:51 0 yorum var
Geçtiğimiz günlerde Burçak Evren'in dersinde "3 kareyle aşkı anlatın." tartışması insanların bakış açılarının ne kadar değişebileceğini gösterdi bir kez daha. Tartışmalar yüzünden karelere birşey söyleyemeden ders bitti fakat ben de burdan sorayım belki birşeyler paylaşmak isteyen olur. Haydi bana 3 fotoğraf karesiyle aşkı anlatın. Evet iğrenç öğretmen tribi oldu ama idare edin merak ettim birşey yazan olacak mı diye. Bana göre karelerden biri belirsizliği, biri kavuşamamayı biri de saplantıyı anlatmalı. Mutluluğun benim aşk tarifimde yeri yok.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Etiketsiz zaman: 21:42 1 yorum var
Blogu 3 Aralık 2007'de açmışım yahu yoğunluğa geldi, unuttum birinci yılı geçtiğimi. Bir yılda bununla birlikte 468 gönderi olmuş. Daha ne kadar devam eder bilmem, yazma sıklığım azalsa da bırakmayı pek düşünmüyorum, yazarım ara sıra yine. Haydi iyi ki doğmuş anti-biyotik.blogspot.com
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Hayat zaman: 21:40 0 yorum var
Bugün Yiğit'le tavlaya yeni bir soluk getirdik. Neden damada söylesen o saçma "yemek mecburi" kalıbı tavlada da uygulanmasın ki? Uygulanabiliyor tabi ki. Çok da eğlenceli oldu. Eğer birinin açığı varsa öteki bir şekilde onu kırabilecek bir zat atınca kırmak zorunda. Deneyin bir kere çok eğleneceksiniz.
Yazan Conrad Bundy Etiketler: Hayat zaman: 00:44 1 yorum var