Puslu Kıtalar Atlası

1992 yılında yazılmış, 1994 yılında basılmış benim tarafımdan ancak 2009'un son günlerinde okunmaya başlanmış ve 2010'un gelmesiyle biten bir kitab-ül şahane. Daha önce çok sefer duymama, çok methedilmesine rağmen şimdiye kadar okumamış olmam biraz benim eşşekliğim biraz da çok övülene karşı oluşan soğukluğa bağlanabilir. Geç olması hiç olmamasından iyidir diyelim.

İhsan Oktay Anar'ın ilk kitabı olan Puslu Kıtalar Atlası gerçekten Türk edebiyatı içinde çok farklı bir yerde. Dil olarak, anlatım olarak, kurgu olarak ve içindeki tarih bilgisi olarak gerçekten farklı ve başarılı. Daha önce de tarihi roman okumuştum ama tabi bu romanı tarihi roman diye kategorize de etmemek lazım. Tarih bilgisinden çok faydalanıyor, çoğunlukla 1600'ler İstanbul'unda geçiyor fakat aynı zamanda inanılmaz bir düşsellik var içinde. Bir yandan o dönemin Galata'sında yürürken bir yandan çok değişik masal ülkelerinde düşsel bir uçuşa geçebiliyorsunuz. Yazarın da zaten Uzun İhsan Efendi karakterine yüklediği düş gücü romanın temelini oluşturuyor. Herkes, herşey, tüm dünya Uzun İhsan Efendi'nin düşleridir aynı bu romanın tamamiyle (Uzun) İhsan Oktay Anar Efendi'nin düşlerinin ürünü olması gibi.

238 sayfa ortalama kaç dakikada okunabilir diye düşünürsek sayfa başına 1.5 dakika desek 360 dakikaya yakın bir süre çıkar karşımıza ama bu romanda 238 sayfanın başlarında anlatıma ve dile çabuk adapte olabilirseniz bu süre yarısına kadar düşecektir. Öyle de akıcı ve ardını merak ettirici bir roman. 8 ciltlik bir Kutsal İsyan'dan çıktıktan sonra eski Türkçe'ye Osmanlıca'ya aşina olan benim için de öyle oldu diyebilirim. Resmen farkında olmadan Osmanlıca öğreniyorum ya ona şaşıyorum.

Neyse efendim; Uzun İhsan Efendi ve oğlu Bünyamin merkezli olmak üzere Alibaz -nam ı diğer Efrasiyab - , Ebrehe, Hınzıryedi vs. birçok karakterin kendi hikayeleriyle ana hikayeye dahil olmaları ve kendi hikayeleri bittikten sonra bile aslında ana hikayenin içinde ne kadar önemli bir parça olduklarını gördüğümüz adeta bir yap boz gibi parçalar bir araya geldikçe romanın sonunda herşeyin yerli yerine oturduğu bir roman Puslu Kıtalar Atlası. Tekrar tekrar okunmasında fayda var. Şiddetle tavsiye.

1 yorum var:

Serenity dedi ki...

bugün yarın diyerek yıllardır ertelemiş olduğumu farkettim şimdi ben de puslu kıtalar atlasını. en kısa zamanda okumak lazım. okumadıysan eğer amat'ı da öneririm.

 


Templates Novo Blogger 2008